1 Eylül 2009 Salı

nahos sabahlar

Haftosunu kulaklığımı gittiğim bir yerde unutmuşum ve hala gidip alamadığımdan sabah yürüyüşlerim nahoş geçiyor. Şehrin algılanacak - algılanmayacak tüm gürültüsünü duyuyor gibiyim (Yanımdan geçenlerin hışır hışır kumaş sesleri gibi). Ayrıca gözümle gördüğüm herşeyi daha fazla yorumluyorum sanki (Mesela bir afişte kadının kuşlara attığı yem kafasından büyük geldi bugün ve ben dönüp öyle mi gerçekten diye baktım). Bir de ne zaman nerde olmam gerektiğini kestiremiyorum sanki hiç ilerlemiyor gibi geliyorum. Elif Şafak'ın Araf'ında ki Ömer gibi olmuşum meğersem. O da dinlediği şarkılara göre zamanı anlamlandırıyordu. Bende de şöyle bir şey var, dinlediğim şarkının sonunda bilmem ne cafenin önünde olmalıyım, şu köşeye varmalıyım, yol durumu bitince işyerine girmeliyim gibi.
Bir de "acaba şu an radyosunu açtı mı?" diye saate bakmalarım vardır yolda. "Yok daha açmamıştır, belki şimdi açmıştır, açtıysa bu şarkıyı hiç sevmezdi, acaba dj in değiştiğinin farkında mı? şu konuşan lavuğa şimdi beraber olsak kim bilir ne kadar gülerdik, aaaa benim en sevdiğim şarkı acaba onun aklına geldim mi? bu şarkıyı ona anlatmak için 3 gün uğraşmıştım" gibi saçma sapan düşünceler ve sorularla işyerine varırım. Bak işte bunu kendi kendime yapmadım. Hoş bir tesadüf sonucu sürekli aynı radyoyu dinlediğimizi anlamamızın akabinde benim sevdiğim bir şarkı çıktıysa ve eğer ben tepki vermediysem dinlettirene, tepki verdirtene kadar uğraşan bir insan sözkonusu olunca radyo ve radyoda benim sevdiğim şarkıların çıkması inanılmaz acı veriyor. Neyse ki yeni şarkıları sevebilme potansiyeline sahibim. Gerçi bu sefer de "keşke artık bu şarkıyı çok sevdiğimi ona söyleyebilseydim" diye içimden geçirip dertleniyorum.
Ben de dağa taşa, belediye afişlerine, otobüs duraklarına, inşaat araç gereçlerinden geçemediğim kaldırımlara, köşe başlarına, trafik ışıklarına, beni ezmesinden kaçtığım tramvaylara diyorum. Sabah sabah içimde kalmasından iyidir bence. Ha böyle olup olmadık şeylerle konuşarak sonum ne olur onu bilemem.
* Kulaklıklarımın bunlarla bir alakası yok olmasına da imkan yok. Bu ne kokoşluktur :) http://www.cebeci.info/7568-jawbone-bluetooth-kulaklik.html

5 yorum:

woryzover dedi ki...

çok dutuluyon, çooook :)

slowmotion dedi ki...

diyene bak hele! şundan bir kac ay oncesini hatırlatayım mı yoksa kendi kendine hatırlar ve hatıralarınla basbasa mı kalmak istersin?

woryzover dedi ki...

cevab veredim :(

slowmotion dedi ki...

ah kuzum boşver cevabı. zaman zaman demek ki olmasi gereken bir sey bu dutukluk biz de. bunla yaşamaya daha alışmadıysak bir halt öğrenemişiz demektir. ben seni dutukken de seviyorum salla.

woryzover dedi ki...

ben de seni seviyom canım.
dutuk rulez 4ever :)