17 Şubat 2010 Çarşamba

El Almaz

Eğer mabada güvenip el almaz dediysen, ona göre oynamalısın değil mi. Almayacaksın el falan. Hiç bilemedin, az almaya çalışacaksın ki, ceza hanen şişmesin.

Hem el almaz konuşup, hem koz oynunu gibi oynarsan ne olursun Worry? Yamulursun ister istemez. O kadar yamulduktan sonra geriye tek ihtimal kalır: "King" dersin, alrsın paşalar gibi 13 üzerinden 10, sıyırırsın.

King'lik el gelmezse zaten bundan sonra, şeker kartonundan yaz bozu çizdirmek lazım. Usta adam masada kendini ezdirmez neticede.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Bıraktım

Şimdi Yürütülüyor: Tanju Okan - Dostlarım

Her gün yazacak oluyordum, "bir hafta olsun hele" diye tutuyordum sonra kendimi. Evet, bir hafta önce sigarayı bıraktım ben. On iki yıl aralıksız günde 20 adet civarında sigara içtim ve bu ilk ciddi denemem.

Son sigara yasaklarından sonra, soğukta kapı önünde titreye titreye sigara içmek anlamsız gelmeye başlamıştı. Sabahları öksürükle uyanmaktan, elimde kalan o kötü kokudan, nefesimden tiksinmeye başlamam, bir de ekşisözlük ahalisinden Acemiyazar'ın telkinleri ve yüreklendirmesiyle [biraz da emrivakisiyle :)] Bismillah demiş oldum.

Evvela şunu söyleyeyim, tahmin ettiğimden çok daha az sıkıntı yaşadım. En korktuğum şey olan asabiyet hali yakınıma bile uğramadı. Yemeğe, abur cubura da saldırmadım, ama az biraz iştah açılıyor, o doğru.

En fazla sıkıntıyı ilk gün yaşadım. Periyodik sigara içme aralığında sürekli canım istedi. Canım istedikçe kendime oyalanacak, meşguliyet yaratacak bir uğraş buldum. Akşamında açılan biraların yanında ciddi bir irade savaşı verdim, söylemeliyim.

İkinci gün kendimden biraz daha emin yaklaştım konuya. Yemek üzerine, gelen her çayla kahveyle birlikte canım sigara istese de, ilk günden aldığım gazla kendimi tuttum. Bu arada kendimi berbat bir trafikle test etme olanağı da bulmuş oldum.

Üçüncü gün önümde daha büyük bir sınav vardı. Maç - alkol bir arada! 90 dakikalık maçta ortalama yarım paket sigara içtiğimi bilhassa belirtmeliyim. Arkadaşın sigarasından kaçamak alınan iki fırt dışında kazasız belasız atlattım, şükür. Onda da inceden midem bulandı ya, işte ona çok sevindim.

Dördüncü günden birinci haftanın sonunu idrak ettiğim şu dakikalara kadar hiç sıkıntım olmadı desem yeridir. Güle oynaya gidiyorum şimdilik.

Bu arada neler yaptım?

Tanıdığım, görüştüğüm herkese "bıraktım" diye söyledim. Twitter'dan, messenger'dan kendimi haddinden fazla reklam ettim. Ne kadar çok kişi bilirse, caymak o kadar zor olur, bağlayıcı olur diye düşündüm.

Sigarayı hatırlatacak şeylere inadına daha da yaklaştım. Çaydan, kahveden, alkolden kaçarak bırakmanın rasyonel bir yöntem olmadığını düşünüyorum zira.

Bu arada paket gündüz çantamda, gece masamın üstünde durdu. Neticede benim savaşım kendimle, tekel bayii ile değil. Paket gözümün önünde durdukça anlamsızlaştı, iyi de oldu.

Şunu söyleyeyim, bırakamam diye birşey yokmuş. Bu kadar sorunsuz olacağını bilsem on iki yıl beklemezdim kesinlikle. Odamın, işyerimin, arabamın havası değişti. Benim havam değişti daha önemlisi. Bir haftada yaşadığım pozitif etkileri, gelecek zamanlar için beni cesaretlendiriyor.

Kararlıyım,
Bıraktım!