İnsan evladı pek bir bencil.
(Kınamak yahut yargılamak maksadı içermeyen, büsbütün nesnel bir teşhis, kendimi de ayrı tutmadan.)
Kendisine dahi açamadığı bir sırrı vardır örneğin.
(Ki, külliyen yalandır. Adem evladı bilir kendisini. Bilir de, sonradan giyindiği toplumsal nakışlı urbalar pek bir sıkar da, sesini çıkaramaz.)İçin için, meşhur masaldaki gibi "Midas'ın eşek kulakları" diye haykıracağı kuyuyu arar.
O kuyu arkadaşıdır çoklukla.
Eskisi makbuldür o arkadaşın.
Mukayesesi mevzubahis olacaksa şayet, araba jargonu tam denk düşer o bahtsız arkadaşa.
İki satır üstteki "eski" sıfatının yerine "klasik" geçer misal.
Geçecek ki, o kadersiz de "sırdaş" gibi "dost" gibi şahane bir paye yükleyecek kendisine.
Hatta ve hatta "kadim dost" olacak ki, bu derin sırra mazhar olsun.
Vuruğu, döküğü, değişeni olmayacak böylelikle... -Yersen!-
Ulan altı üstü dert bu, sal gelsin değil mi?
Nedir bu haybeye enerji sarfiyatı?
Cevap için, hooop dönelim, bu saçmalığın ilk satırına:
Bencillik başa bela!
Buldun seni sabaha dek dinleyecek bahtsızı da iş bu kadarla bitti mi?
Bitmeeezzz!
Bir de "Normal halimle ağzımı bıçak açmazdı da" gevşekliğine kılıf olacak bir miktar alkol lazım.
E hadi o da tamam...
Anlatman için Zeus'un g.tümüze yıldırım atmasını mı bekliyorsun a benim güzel kardeşim!
Ya anlat da dinleyelim.
Yoksa
Yat da, yatalım biz de!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder