22 Eylül 2008 Pazartesi

Yok Böyle Bir Şey



Bazen minik, bazen müzisyen arkadaşım diye sesleniyorlar sahnede ona. Adının Özer Atik olduğunu piyanonun başından kalkıp da gitarını kucakladıktan sonra ekranın alt tarafında beliren yazıdan öğrendik. Yok Böyle Bir Şey yazıyordu ki benim aklımdan da aynı şey geçiyordu hem şarkı, hem yorum için. Hakikaten yoktu böyle bir şey. Yıllar sonra bir gitar ve bir vokalle seslendirmiş bir şarkıdan ilk defa bu denli haz duyuyordum.

Albümünün çıktığını öğrendikten sonra vakit geçirmeksizin alıp dinledim. Yok böyle bir şey orkestrasyonla birlikte daha vurucu olmuş. Sanki yıllar önce eurovision'a katılan bir eserlerdi de, Turhan Yükseler'in şefliğindeki düzenlemesini dinliyordum. Ancak o zamanlar orkestranın gücüne ayak uyduramazdı bizim vokaller. Heybetli düzenlemenin ardından belli belirsiz, cılız bir ses duyardık. Bu sefer öyle değildi. Güçlü orkestrasyon ve güçlü vokal bambaşkaymış. Hele o "nasıl olsun" diye başlayan bölüm yok mu... Nasıl mest etti beni, anlatmam güç.


Ankara'nın hava ve suyu incelenmeli ve müzisyen yetişmesindeki katkıları bilimsel olarak açıklanmalı. Özer Atik de Ankara menşeli müzisyenlerden. Elbette ki konservatuvarlı. Hadi Çaman'a, BKM'ye pek çok oyun müziği hazırlamış. Geç kaldığım günler için hayıflansam da, iyi ki dinledim ben bu sıcak görünüşlü abiyi.

Hiç yorum yok: