22 Ağustos 2009 Cumartesi

syntax error

Hesap peşindeyiz. Hem de herkes. Yapmıyorum diyen yalan söyler.
Sadece çoğumuz hesap yaparken sadece toplama çıkarma çarpma bölmeyi kullanıyoruz. Çok daha hesapçılarımız ve hakkaten hesaplarında başarılı olanlarımız ise karakök alıyor, çarpanlarına ayırıyor, üssünü buluyor, logaritmayı kullanıyor, 4 bilinmeyenli denklemler yaratıyor, polinomu da işin içine katıyor.
Asla böyle bir insan olamadım. Hala 9'lu çarpma işlemlerinde 10 parmağımdan yardım alırken hem matematik hem de insan ilişkilerinde başarısız oldum. İşyerinde de en sevdiğim alet hesap makinası zaten. Hatta bilgisayardan daha fazla seviyorum çoğu zaman. Hem pratik hem mobil. Cep telefonunda da en sevdiğim özellik önce alarm sonra hesap makinası. Ama çok sevmek hesapçılıkta başarıyı getirmedi. Çünkü ben basit hesapçıyım.
Basit hesapçılar kötüdür, misal ben. Çünkü hem hesap yapacaz diye oramızı buramızı yırtarız hem de hesabımız hep yanlış çıkar. Zamanında almış olduğum bilumum matematik ve geometri derslerinde karnımın gurultusunu değil de hocamın sesini dinleseydim ben de başarılı bir hesapçı olabilirdim belki. Yok napacakmışım ben fonksiyonu hayatımda da gidip fonksiyonla mı alışveriş yapacakmışım. Bak gör şimdi fonksiyon ne demek, bilseydin ne fonksiyonel şeyler olurdu hayatında.
Bir de bazılarının kafası hakkaten sözeldir. Böyle de olabiliriz, tek sakıncası karşımızda sayısalcı birisi varsa o hesap ile meşgulken sen tutar ona şiir okursun, onun hesabı tutar senin şiir yatar.
Nitekim öyle de oluyor. Sen güzel birşey söylediğini sanarken karşındaki çok fonksiyonlu hesap makinesine hariçten gazel gibi geliyorsun.
Kendimi hep sıfırla çarpılmış ve sıfır kazanmış gibi hissediyorum. Sonuç sıfır olunca etkisiz eleman olarak hayatına devam ediyorsun. Azcık 1'e gitse ibren, etkilemeye başlıyorsun ama tekrardan sıfırla çarpılıp olduğun yerde kalıyorsun. 10 numara insan olsan bile seni sıfırla çarpmak isteyen birisi varsa karşında boşver hiç çabalama.
Matematikte zaten bir 0'ı bir de sonsuzluk kavramını sevemedim gitti. Benim algım 1'den sayabildiğim sayıya kadar kardeşim. Yoklukla boşlukla doluyum zaten. Belki azıcık kendimi anlasam o konuları da çözerim ama anlayamıyorum işte.
Gerçi kendimi geliştirmek yönünde bazı şeylerin olduğunun farkındayım. Mesela kurgularımda kimi zaman kurduğum 2 bilinmeyenli denklemleri zaman alsada çözebilmişliğim var. 3 bilinmeyenli denklemlerde cevaba bir yaklaşık gelsem de 4 - 5 bilinmeyenli denklemlerin çözümünü bulmayı bırak kurarken bile s.çıyorum.
Hesapçı kitapçı olmalıyım, bunu anladım ben şu ahir hayatımda. Hesabını kitabını bilen tonla yol alırken ben bir arpa gittiğim yola bakıyorum. Ömür geçiyor. Artık ne matematik öğrenebilecek kadar gencim ne de basit hesaplarla uğraşacak kadar vaktim var. Direk uzay matematiğine dalmalıyım ki kalan hayatımı mutlu mesut geçireyim.
Bir de bana diyorlar ki "hayat sana güzel!". Onların gözüyle baktığımda evet, hayat gerçekten bana güzel. Belki gerçekten güzel. Düşündüm de hakkaten güzel :) Ama o zaman niye dışı seni içi beni yakar? Çok mu düşünüyorum? Çok mu koyveriyorum? Ben nerde yanlış yapıyorum da güzelliği ve güzelliğimi göremiyorum?
*Burası benim bloğummuş meğer.

3 yorum:

woryzover dedi ki...

"Bir de bazılarının kafası hakkaten sözeldir. Böyle de olabiliriz, tek sakıncası karşımızda sayısalcı birisi varsa o hesap ile meşgulken sen tutar ona şiir okursun, onun hesabı tutar senin şiir yatar."

rep+++

bi deee, senin tabii ;)

slowmotion dedi ki...

senin tabi ne ya bunu anlamadım?

slowmotion dedi ki...

ha 3. okumamda ve tam da yolladığımda anladım:)
saol