Zaman elek. Üzerinde de ahali. Elek sallandı, sallandı, sallandı. İlkin zayıf toz zerreleri düştü aşağıya. Sonra ince kumlar, çakıllar, daha irice taşlar. Hem onlar elendi, hem de ben yaşadıkça, gördükçe, biraz daha bildikçe, yaralandıkça, kazıklandıkça günden güne eleğin aralıkları büyüdü.
En sona kocaman bir taş kaldı eleğin üstünde. Ötekiler hızlı çekim düşerken, "Ben burdayım" dedi slow motion, eleğin aralıkları bir büyüdüyse, beş büyüyerek.
İhtiyaç duydum, yapımın temeline koydum bu kocamanı. Aklımın kötürüm zamanlarında kafama düştü. Yaralamadı, bilakis kendime getirdi . Yokuş aşağı frenim boşaldı, onu destek yaptım da durdum kaç kere.
İki gözüm;
Bugün beylik yeni yaş temennileri kullanmayayım ben.
Sen dile, ben umayım, hayat versin en iyisini.
Geçen sefer dokuz demiştim, bu sene 10 oldu. Böyle birer birer artsın da, kırk yıllık hatrımız olsun, oldu mu?
4 Mayıs 2010 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)